Levent Yuksel
LEVEN YÜKSEL21 Ekim 1964 tarihinde Antalya’da, Antalya doğumevinde dünyaya gelmişim. Yani tipik bir Terazi burcuyum, sanatçı ruhlu, güzel olan herşeyi seven ve duygusal biriyim. Sanata olan düşkünlüğüm daha çocuk denecek yaşlarda kendisini göstermiş, hatta hatırlayabildiğim kadarıyla 5 yaşlarında bir kemanım vardı.
O kemanı gitar şeklinde tutar çalar, ütünün kablosunu kendime mikrofon niyetine tutup şarkılar söylerdim.
İlkokulu Özel Antalya İlkokulunda, ortaokulu ise yine Antalya Hızırreis Ortaokulunda okudum. O zamanlar az miktarda bağlama, birazcık daha fazla da gitar çalardım. Daha sonraları ilk müzisyenlik denemelerine giriştim ve bir düğün salonunda gitar çaldım. Ve bu sırada (Antalya Lisesinde okurken) müzisyenlik işine iyice ısınmışken “ben müzisyen olucam…ve bu işin merkezi İstanbul !!!” diyerek İstanbul’a attım kendimi. Şimdiki adıyla İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı olan (o zamanki adıyla Belediye Konservatuarı) kontrbas bölümüne girdim. Bu sırada sırasıyla Zeynepkamil’de Ceylan düğün salonu, Etap Marmara, Astorya gece klübü ve şu anda hatırlayamadiğim bir çok gece klübünde bas çaldım ve bu arada birçok sanatçıya eşlik ettim…
Veee askerlik geldi…
Acemi birliğimi Denizli Çavuş Talimgah Taburunda yaptıktan sonra dağıtımım Ankara Silahlı Kuvvetler Armoni Mızıkası Komutanlığına çıktı.( tabii ki tesadüf değildi…) Askerliğim esnasında hiç izin kullanmayarak 18 aylık askerlik görevimi 17 ayda tamamladım.
Bu 17 aydan sonra İstanbul’a döndüğümde bir gece klübünün açılışı dolayısıyla kurulan dans müziği orkestrasında çalışmaya başladım. Bu önemli grubun üyeleri şöyleydi: Aşkın Arsunan-Keyboards, Vocals; Ercan Esendağ -Gitar,Keyboard; Ahmet Altuğ-Davul; Orhan Topçuoğlu-Percussion; Fatih Erkoç-Trombon,Keyboard,Vocals; Sertab Erener-Vocal ve ben Bas,Vocal. İki sene bu grupta çalıştıktan sonra sevgili Sezen Aksu’yla tanışmak şerefine nail oldum. Nasıl tanıştığım hep sorulmuştur bana,bir kez daha burada anlatmak isterim…
Bir gün Aykut Gürel beni aradı, “Sezen Aksu’nun çok acele sana ihtiyacı var…Yarın provaya gel.” dedi. Saat 13.30 civarında Caddebostan Maksim gazinosunda Sezen’le tanıştım (tabii ki daha önce de tanıyordum) bana Harun’un (Kolçak) rahatsızlandığını bu yüzden basçı lazım olduğunu onun için de Aykut’u bulduklarını söyledi. O zamanlar cok meşhur olan bir parçayı Harun’la birlikte söylüyorlarmış, bu parçayı benimle birlikte söylemek istermiş,”Eğer becerebilirsem…?”. Parça Aşkın Nur Yengi’nin ilk albümündeki “Geri Dönmek”miş. Parçanın melodisini biliyordum ancak sözlerini hatırlayamıyordum.
(Sözleri halen ezberleyemiyorum).
Gece geç vakitte yattığım için yataktan kalkıp provaya gitmiştim. Onno parçaya girdi, ardından Sezen ve benim parçaya gireceğim bölüme geliverdi. Ben sabah sabah bu ses benden çıkmaz dediysem de parçaya girmis bulundum. Surat ifadelerini görmenizi isterdim, acıklı acıklı Onno Sezen’e,Sezen de Onno’ya baktı. Ben israrla gece sesim yerine gelir diye parçayı katlediyordum. Akşam oldu, Sezen birlikte söyleyeceğimiz parçaya girdi. Ben heyecandan dizlerimin bağı çözülerek Sezen’in yanında duruyordum. Arkada Yonca Evcimik elinde kocaman yazılmış sözlerle bana bakıyordu. Ve nihayet bana sıra gelmişti…Ve ben…. Gerisini biliyorsunuz zaten….
Ve birinci kasetim Med-Cezir için sevgili Uzay’la çalışmaya başladık. Üç (3) ay kadar evde çalıştıktan sonra stüdyoya girdik. Bir üç ay da stüdyo çalışması sürdü. Sonra kasetim hazırlandı ve 21 Mart 1993 tarihinde piyasaya sunuldu. Haziran ayının başlarına kadar öylece raflarda durdu kasetim… Ondan sonra ne olduysa (hala çözemedim) birden bire kasetim yok satmaya başladı.
Daha sonraları Sezen’le ve,veya Sertab’la birlikte sahne çalışmalarımız oldu. Dikkat ettiyseniz o dönemde benim hiç yalnız konserim olmadı. Çünkü sadece bir kasetim vardı ve takriben 45 dakika sürüyordu…
Bütün bunların yanı sıra anneannemi kaybettim; Sertab üç adet ameliyat oldu ve sevgili Uzay’ımızı kaybettik. İşte tam bu sırada artık vücudum dirençsiz kaldığı için beynimden virutik bir rahatsızlık geçirdim. 1.5 ay hastanede yattıktan sonra 3 ay evime kapandım. Takip eden 2.5 ay süresince de doktor kontrolü altındaydım. Bu kendimi soyutladığım dönemden sonra ilk kez Fahir Atakoğlu Açıkhava Konseri’nde sahne aldım.
Onno’yla ikinci kasetim icin stüdyo’ya girdiğimiz tarih 7 Kasım 1995. “Levent Yüksel’in 2. Kaseti” 19 Ocak 1996 tarihinde piyasaya sunuldu. 21 Ocak 1996 tarihinde değerli Onno Tunç’u toprağa verdik. Ardından nihayet solo konserlerim olmaya başladı. İlk önce Bostancı Gösteri Merkezinde sahneye attım kendimi…Laf aramızda çok heyecanlandım ve konser boyunca hiç konuşmadığımı hatırlıyorum. Çeşitli sahne çalışmaları, konser ve turneler oldu ve olacak…
14 Temmuz 1997 tarihinde “Bi’ Daha” Single’ını çıkarttım ve olanlar oldu. Bu sefer raflarda hiç beklemedi ve ulaşılması imkansız görünen bir satış rakamına ulaştı. Bu şarkı Türk halkı tarafından o kadar çok sevildi ve ilgi gördü ki maçlara slogan ve televizyon programlarına isim oldu.
3 Nisan 1998 tarihinde 3. Albümüm olan “Adı Menekşe”yi yaptım. Yine Sezen Aksu’nun prodüktörlüğünü üstlendiği bu çalışmada aranjör Aşkın Arsunan’dı. Bu albüm sonrasında Türkiye’nin dört bir yanında çeşitli konserle verdim ve inanılmaz eğlenceli bir turne yaşadım.
Kasım 1998 itibari ile herşeye ara verdim ve stüdyoya kapandım. Bu sefer, Sezen’in üstünden prodüktörlük yükünü alarak, kendi albümü tamamen kendim yapmaya başladım. Tabii ki her daim Sezen’e danışmayı ihmal etmedim ve o zaman anladım ki prodüksiyon yapmak çok ama çok zor….Tam 2 yıl sürdü ve “Aşkla” albümü geldi. Hem satış olarak hem de dinleyicilerimden aldığım tepkilere dayanarak çok başarılı bir albüm yaptığımı düşünüyorum. Sezen Aksu, Aysel Gürel, Bülent Ortaçgil, Mirkelam ve Ümit Sayın gibi çok takdir ettiğim ve sevdiğim insanlarla çalışma şansına sahip oldum. Çeşitli klüp programları ve konserler bu albümle beraber hızlandı ve daha bir keyifli olmaya başladı.
O dönemlerde Sertab Erener ile beraber yine, yeniden ! beraber sahne almaya başladık. Gece klüplerinde ve çeşitli konserlerde çok güzel programlar yaptık. Ben şahsen çok eğlendim, galiba seyirciler içinde aynı şey geçerliydi ki çünkü hala bu özel gösteriye çeşitli zamanlarda devam ediyoruz. Bu arada, bir sezon boyunca Sezen’in orkestrasında bas çalıp, onunla beraber konserlere katıldım. Ah, o kadar güzeldi ki… Çok mutlu bir şekilde Sezen’in arkasında bas çaldım, vokal yaptım, hopladım ve zıpladım …!!
Yıl 2002 olunca yeni albüm zamanı deyip, yine çalışmalar başladı.
Sadakatsiz Aşk Olmaz
GİTTİM AMA NASIL GİTTİM
SOKAK KÖPEKLERİ GİBİYDİM
SENİN BUNU ANLAMAN ZOR
AH CANIM NE KADAR DA İYİYDİN
SADAKATSİZ SEVDA OLMAZ BE GÜZELİM
MÜPTELASI OLMUŞUZ BİZ BU DÜZENİN
BOŞ YERE AH EDİPTE GÜNAHA GİRME
BEN KENDİMİ MEMNUNİYETLE ÜZERİM
ÇOKTAN BOZULDU TEMİZ KALPLER ALEMDE
BİLDİKLERİN YANILTIYOR SENİ (YİNE) YAVRUM
İNCİTİLDİ , KIRILDI , ALDATILDI AŞK
BU YÜZDENDİR MATEMİ (İSYANI) AYRILANLARIN
SANMA İÇİM SIZLAMADI
SANMA YÜZÜM KIZARMADI
PİŞMANIM, PERİŞANIM
DERLER YA, CİĞERİM YANDI
SÖZ&MÜZİK : SEZEN AKSU